Web Analytics Made Easy - Statcounter
Prof.Dr.Hasan Moğol – Pusuhaber | Pusuhaber.net | Doğru Tarafsız Haber
DOLAR

32,4504$% -0.15

EURO

34,8290% -0.66

STERLİN

40,7959£% -0.56

GRAM ALTIN

2.441,26%0,23

ÇEYREK ALTIN

4.048,00%0,02

BİTCOİN

2048974฿%-2.26405

a
Prof.Dr.Hasan Moğol

Prof.Dr.Hasan Moğol

05 Temmuz 2022 Salı

ERMENİ KUŞATMASI

8

BEĞENDİM

ABONE OL

ERMENİ KUŞATMASI

Osmanlı’dan beri, 1915 olaylarını bahane ederek Türk milletine ve devletine karşı tecâvüzkârâne saldırılar devam etmektedir. Ermeniler için binlerce yıllık Türk topraklarını işgal ederek kurdukları sahte devletin bünyesine yerleştirdiklerinin yattığı yerden, çalışmadan yüzlerce yıl çatlayana kadar yemelerine gerekecek parayı tazminat adı altında para ve toprak olarak toplayabilmek, sahte devletin sınırlarını genişletebilmek için yalanlarla, sırt sırta verdiği haçlı güruhuyla Türk milletini sürekli tâciz etmeye çalışmaktadırlar.

Türk milleti adına gevşek davrananlar sebebiyle bu yılan hikâyesi bir türlü bitmek bilmemektedir.

Türk milleti, her yıl nisan ayına doğru tertip edilen bir telaşla, acaba ABD “tehcir” ya da “soykırım” kelimesini kullanacak mı, kullanmayacak mı diye psikolojik harp saldırısıyla aylarca huzursuz edilirdi. Çok şükür, nihayet 24 Nisan 2021’de Biden, “soykırım” da dedi, “Konstantinapol” hayalini de deşifre etti. Amerika’nın ağzına bakanlar rahatladı, sahte dünya liderinin sözleri ve hareketleriyle kıvrananlar da sancı çekmekten kurtuldu.

Birilerinin Biden’esi, Türkleri “soykırım”la suçlamış ve “Konstantinapol” sayıklamasıyla da Türkleri İstanbul’da, Anadolu’da, Türk yurdunda işgalci ilân etmiştir.

Bu durum, Türk milletini kenetleyecek, yattığı gaflet uykusundan uyandırıp ayağa kaldıracaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin idarecileri ise; milletiyle yan yana yürüyerek dünyanın umudu, başı dik, tehditlere gelmeyen bir devlet olduğunu gösterip Türkiye’deki bütün Amerikan varlıklarına el koyarak Amerikalıların hepsini hemen sınır dışı etmelidir. Edebilir mi!? Etmesi gerekir de, yapabilir mi!? Yaptırırlar mı!?

Düşmanın, düşman gibi davranması iyidir, doğruları yapmaya vesîle olur. Ambargolar iyidir, vermedikleri üretmek zorunda kalınır.

Dayattıkları kanunlar, sözleşmeler tâdil veya iptal ederek asırlar ötesine yürümek daha güvenli olur.

Ülkenin her yerinde ellerini kollarını sallayarak gezemezlerine izin verilmez ve ülke daha da selâmette olur.

Acar hırsız, ev sahibini bastırırmış ya, öyle oldu. Katil ve soykırımcı Ermeniler ile Amerika ve aynı özellikleri taşıyan sabıkalı devletler, bayram yaparak Türkiye’yi suçladı. Bir millet, katil denmekle katil olmaz. Katil ise, masum demekle masum olmaz. Yeni moda, hırsız namusluya hırsız diye bağırır, katil masuma katil diye bağırır ki, kendi kiri, pisliği görünmesin…

Ermenilerin, yunanlıların, fransızların, ingilizlerin, çinlilerin, italyanların, amerikalıların ve diğerlerinin tarihleri, dünleri ve bugünleri kan deryasıdır. Akıttıkları kan deryasında yüzmektedirler. Onlar için bu yaptıkları normaldir. Çünkü, yedikleri, içtikleri, onları canlı tutan gıdaları, insan eti ve kanıdır. Katillik ve soykırım ifadeleri onların bu dünyada yaptıklarını izah etmeye yetmez.

Ermeniler; fırsat bulana kadar kendilerini millet-i sâdıka göstermişler, fırsat buldukları anda ise hayvanları bile utandıracak vahşilikte soykırıma girişmişlerdir. Yaklaşık iki milyon Türk’ü camilerde, evlerde toplu halde diri diri yakmışlar. Toplu mezarlar açıp diri diri gömmüşler. Diri diri derilerini yüzmüşler, cinsel organlarını, parmaklarını, kulaklarını, burunlarını, dillerini kesmişler, iç organlarını çıkarıp parçalayıp sergilemişler, analarını-babalarını bağlayıp önlerinde “Türk kebabı yapıyoruz” diyerek minik parçalara ayırıp, karlar üzerine sermişler, hamile kadınların karınlarını yarıp bebekleri kazanlarda pişirmişler, süngülere takıp katletmişler, birçok köylerde kadınların tamamını iki metrelik kazıklara oturtmuşlar, bazı köylerde hayvanlar da dahil hiç canlı bırakmamışlar, komşu diye gözetilenler komşusuna akla ziyan her türlü kötülüğü yapmış, tecavüzlerin haddi hesabı olmamış…

Bu ve benzeri vahşetleri ermenisi, rumu, yunanı, fransızı, çinlisi, hintlisi, bütün haçlı ve küffâr gürûhu yapmıştır. Dünyanın birçok yerinde yapmaya da devam etmektedirler.

Bu yaratıkların yaptıklarına karşılık, bazı bölgelerde nefs-i müdâfaa, ermeni soysuzluğuna karşı direnme korunma gayretiyle katil ermenilerden ölenler olmuş, daha sonra Osmanlı Devleti kendi topraklarındaki çok daha güvenli bölgeye ermeni katilleri göç ettirerek koruma altına almıştır. 1915 tehciri denilen hâdise; ermeni katillerin daha güvenli bir bölgede koruma altına alınmasıdır. Öyle ki; Osmanlı Devleti, Ermenilerin korunmasında yeterli güvenlik tedbirlerini almadı iddiasıyla Yozgat Mutasarrıfı ve Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey gibi bazı değerli bürokratlarını idam ederek ermenileri kıymetlendirmiştir.

Türkiye’yi soykırımla suçlayan Amerika; 12 Ekim 1492 de Kristof Kolomb ile başlayan ve keşif diye yutturulan işgal ve soykırım tarihinden ibaret olan Amerikan tarihi, insanlığın yüzkarasıdır. Bugün Amerika’yı demokrasinin beşiği ve en büyük devlet olarak lanse etmeye çalışanlar, insanların akıllarıyla oynayarak hayalî bir dünya sunmaktadırlar.

Amerika, Japonya’ya attığı atom bombasıyla tek atışta yüz binleri yok ettiğinde ilk defa “büyük devlet” diye anılmıştır. Bu büyüklük, katledilen insan sayısına bağlı olarak katilliğinin büyüklüğüdür. Zamanında Osmanlı Devleti’ne vergi ödeyen Amerika’nın, İslâm ülkeleri başta olmak üzere dünyanın her yerinde soykırım, kan ve gözyaşından başka bir başarısı yoktur.

Amerika kıtası, Kızılderili Türkleri’nin ülkesidir. Yani, Amerika kıtası Türk toprağıdır. 1492’de 18 milyon olduğu söylenen Kızılderili nüfusu, soykırıma uğratılmamış olsaydı, bugünkü Amerikan nüfusunun iki katından en az altı yüz milyondan fazla olacaktı. 1492’den itibaren Avrupa’nın hırsızının uğursuzunun işgal ettiği Türk toprakları, soykırım kıtasına dönüşmüştür.

Afrika’dan Amerika’ya avlayarak, hayvan gibi alıp satarak getirdikleri siyahî Müslümanları köleleştirip, insan olarak dahî kabul etmeyip işkencelerle, tecavüzlerle, ölüm tehditleriyle hıristiyanlaştırıp, tecavüz çocuklarından oluşan melez nesilleri de köle ordusuna katan, utanma duygusu olmayan, insanlıktan nasipsiz bu gürûh, dünyanın başına dert olmuştur.

Öyle ki; 26 Nisan 2021’de yapılan Oscar töreni, “siyahî insanlara yapılan zulümlere isyan töreni” olmuştur. Amerika, hem kendi vatandaşına, hem de dünyanın her yerindeki insanlara o kadar çok zulm etmiş, soykırım yapmış, kan ve gözyaşı döktürmüştür ki, artık yıkılma vakti gelmiştir. Zulm ile âbâd olunamayacağını herkes görecektir. Hep birlikte göreceğiz, Amerika’nın dağılma ve yıkılma vakti çok yakındır.

Biden’in, Konstantinapol açıklaması; Türkiye’yi eline fırsat geçtiği anda yok etme fırsatını kaçırmayacağını, ataları ve mirasçısı olduklarını iddia ettikleri Roma/Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu’nu yeniden ihyâ etmek, kurmak hayallerini açık etmiştir. Bütün haçlı dünyası aynı inançdadır ve aynı hayali kurmaktadır.

Haçlı dünyası, küffâr ülkelerinin hepsi soykırım suçunu işlemişler ve işlemeye devam etmektedirler…

Belgelerde kayıtlı olanları yazmaya yürek dayanmaz… Ama yazmalı… Yazmak için de yürek gerekir. Ne var ki; ne Türkiye adamakıllı konuyu anlatabilmiş, ne de bu konuda çalışanlara sahip çıkmış, destek vermiştir. Üstelik bu konuları çalışan birçok kimsenin başına nice sıkıntılar gelmiştir.

Açılım ile Türkiye’deki gizli ve açık ermeni diasporası şımarmış, televizyon kanallarında kimisi; “Osmanlı bir ermeni devleti idi, ermeniler olmazsa Osmanlı yok olur” derken, kimisi de; “Osmanlı Devleti bir yahudi devletidir, yahudiler olmazsa Osmanlı Devleti yoktur” diyecek kadar pervasızlaşmışlardır. Onlara göre Osmanlı da, Türkiye’de ermenidir, yahudidir. Yani onlara göre; Türk’ün vatanı, Türk’ün devleti, Türk milletinin değildir, ermeninindir, yahudinindir. Şımartıldıkça, elde ettikleri mal, makam, mansıb sayesinde devletin de, vatanın da sahipleri olduğunu iddia etmek pervasızlığını yapmaktan çekinmez olmuşlar ve Türk milletini aşağıladıkça aşağılamışlardır.

Yaşananlar Türklüğün para etmediğini, sıkıntıdan başka bir şey getirmediğini görenler ve öyle algılayanlar, mal, makam, mansıb hırsı ruhlarını, benliklerini bürümüş olanlar, kendilerine Türk olmayan baba arayışına girişmiş, bir yerlerden başka bir bulaşıklık olduğunu hikâye etmeye başlamışlardır. Öyle ki, Peygamberimiz (S.A.V.)’in Veda Hutbesi’nde; “babasından başka baba arayan soysuzlar” diyerek ”lânet ettiği” kimseler kervanına katılarak, bilmeden Peygamberimizi doğrulamışlardır.

Saf sağlıklı su zannedilerek içilen baraja, açılım adlı maddeden damlatılınca her şey çözülmüş, suyun içindeki zararlı maddeler ortaya çıkmıştır. Açılımı fırsat bilen kürt, alevi, islâmcı, cemaatçi, tarikatçı, partili, dernekçi, şuncu, buncu kılığına girerek kendilerini partilerin, cemaatlerin, tarikatlerin, gazetelerin, televizyonların, çeşitli kurum ve kuruluşlarla, devletin içine saklamış ermeni ve sâir ayrılıkçılar ve yandaşları başlarını kaldırmışlar, “soykırımcı, ırkçı, katil Türkiye” gibi hakaretlerle kendilerini göstermişlerdir…

Türk kültür ve tarihinde; Türk ülkesinin sınırları içinde olan herkes, günümüz tâbiriyle Türk vatandaşı olan herkes Türk kabul edilir. Bu mihenk noktasından hareketle, hiç kimseyi ayrı görmek gibi bir bakış açısı doğru olamaz.

Ancak, kendisini ayrı görmekten, Türk’e düşmanlık etmekten vaz geçemeyen, ıslah olmaz Türk düşmanlığı hastalığına yakalanmış, Türk milletine ve devletine zarar vermekten kendisini alıkoyamayanlar vardır.

Şimdi Biden’in söyledikleri ve destekçileri ile öz yurdumuzda yapılanları kıyas edince…

Bu tür çıkışlar, Türk milletini uyuduğu uykudan uyandırır, oturduğu yerden ayağa kaldırır, biribirine kenetlendirir, bir yumruk olur ve gereken yere iner!…

Türkiye, 24 Nisan’ı veya 12 Ekim’i Kızılderili Türkleri’nin Soykırım Günü ilânı ile tel’in eder!…

Ankara’daki ve İncirlik’deki başta olmak üzere bütün Amerikan üslerine ve varlıklarına el koyup, Türkiye’nin etrafına sürekli yığınak yapıp savaş hazırlığını sürdüren Amerika’yı Türkiye’den sürüp çıkarır!…

Olur mu!?… Yapar mı!?  Bekleyip göreceğiz… Umud etmek iyidir…

Şer zannedilende hayır, hayır zannedilen de şer olabilir…

Bu tür pervasızlıklar, Türk milletinin titreyip kendisine dönmesi için iyidir…