Web Analytics Made Easy - Statcounter
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Silahı aradan çıkaralım, terör duvarını yıkalım, 85 milyon olarak hep beraber birbirimize sıkıca sarılalım istiyoruz” – Pusuhaber | Pusuhaber.net | Doğru Tarafsız Haber
DOLAR

35,4625$% -0.06

EURO

36,5314% -0.18

STERLİN

43,4024£% 0.13

GRAM ALTIN

3.072,01%0,62

ÇEYREK ALTIN

5.006,00%0,46

BİTCOİN

3513522฿%2.37299

a

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Silahı aradan çıkaralım, terör duvarını yıkalım, 85 milyon olarak hep beraber birbirimize sıkıca sarılalım istiyoruz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Silahı aradan çıkaralım, terör duvarını yıkalım, 85 milyon olarak hep beraber birbirimize sıkıca sarılalım istiyoruz” dedi.

AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2025 yılının ilk grup toplantısında gönüldaşlarıyla beraber olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Büyük umutla ve heyecanla karşıladıkları 2025 senesinin başta millet olmak üzere tüm insanlığa hayırlar getirmesini, barışa ve huzura vesile olmasını temenni ettiğini ifade eden Erdoğan, vatandaşların mübarek üç aylarını da kutladı. 2025 yılının ilk iki haftasında herkesi müteessir eden iki acı haber aldıklarını belirten Erdoğan, sanatçı Ferdi Tayfur’un vefatının milleti derinden üzdüğünü söyleyerek, sanatçıya rahmet ve yakınlarına başsağlığı diledi. Eski Anayasa ve Adalet Komisyonu Başkanı, Amasya ve Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya’ya da Allah’tan rahmet dileyen Erdoğan, ailesine ve dostlarına sabrı cemil niyaz dileklerinde bulundu.

Yoğun bir gündemle milletin huzurunda olduklarını ifade eden Erdoğan, “Siyasete ve dış politikaya dair kanaatlerimizi paylaşmadan önce geçen hafta açıklanan şu önemli rakamı dikkatinize getirmek istiyorum. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımız, her yıl ocak ayının ilk haftasında siyasi partilere dair en güncel verileri yayımlıyor. Buna göre Türkiye’de faaliyet gösteren 168 siyasi parti arasında AK Partimiz, 11 milyon 135 bin 306 üye sayısıyla zirvedeki yerini koruyor. Bizden sonra ikinci sırada yer alan ana muhalefet partisine attığımız fark 9,5 milyon üyedir. AK Parti Gençlik Kollarının 1 milyon civarındaki üye sayısı, birçok siyasi partinin toplam üye sayısından dahi fazladır. Birleşmiş Milletlere kayıtlı 109 ülkenin ve Avrupa’daki 35 ülkenin nüfusundan daha çok mensubu olan devasa bir aileden bahsediyoruz. ‘AK Parti olarak üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük ailesiyiz’ derken hamaset yapmıyor, işte bu gerçekleri dillendiriyoruz. Şunu bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade ediyorum. Böyle bir ailenin ferdi, böyle bir hareketin neferi, böyle bir siyasi partinin lideri olmakla iftihar ediyorum, Rabbime de sonsuz hamdediyorum. Buradan bir kez daha AK Parti’ye gönül veren, bu kutlu davaya destek olan 11 milyon 135 bin 306 üyemizin her birine tek tek teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“Partimizin çeyrek asra yaklaşan siyasi mücadelesinde milletin rotasından hiç ayrılmadık”

Kuruluş aşamasından itibaren milletiyle birlikte yol yürüyen bir parti olduklarını aktaran Erdoğan, “Partimizin çeyrek asra yaklaşan siyasi mücadelesinde milletin rotasından hiç ayrılmadık; milletin hedef, amaç ve kadim değerlerinden asla kopmadık. Hiçbir ayrım gözetmeden bütün vatandaşlarımıza kalbimizin kapılarını açtık. Elbette bu sevdayı kıskananlar oldu ve oluyor. Elbette bu gönül bağını çekemeyenler çıktı ve çıkıyor. Rabbim nazarlardan saklasın; birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı daim eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.

12 Ekim’de başlattıkları 8. Olağan Kongre sürecini bunun en önemli zemini olarak gördüklerini söyleyen Erdoğan, “Şimdiye kadar 955 ilçe kongremizi tamamladık, kalan 15 ilçe kongremizi de önümüzdeki günlerde neticelendireceğiz. 81 il kongremizden 56 tanesini hamdolsun yüksek bir coşkuyla ve demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Bu haftaki il kongrelerimizle birlikte sayı 63’e çıkacak. Gençlik Kollarımız 65 ilde, Kadın Kollarımız 23 ilde kongrelerini tamamladı. Allah nasip ederse 27 Ocak’ta Ankara’da ‘Gençliğinle Türkiye’ye yön ver’ sloganıyla yine muhteşem bir atmosferde Gençlik Kollarımızın 7. Olağan Kongresi’ni yapacağız. 5 Şubat’ta Kadın Kolları Kongremizi yaptıktan sonra büyük kongremiz için yoğun bir hazırlık içinde olacağız. Büyük kongremiz, öncekiler gibi Türk siyasetine yine damga vuracak, ufuk çizecek, inşallah 2028’e giden sürecin işaret fişeği olacaktır. Rabbim, bizleri aziz milletimize mahcup etmesin” şeklinde konuştu.

Yılın ilk günlerinde ekonomiyle ilgili de güzel haberler aldıklarını belirten Erdoğan, “İhracatta 262 milyar dolarla cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Geçen yıla göre ihracatımız yüzde 2,5 oranında artış gösterdi. Bizi en fazla sevindiren rakamlardan biri savunma ihracatımızın 7 milyar 154 milyon dolarla tarihin en yüksek seviyesine çıkmasıydı. Burada da 2023’e kıyasla yüzde 29’luk bir artış kaydettik. Turizm istatistiklerimiz bu ay sonunda belli olacak. İnşallah turizmde de yüzümüzü güldüren bir tabloyla karşılaşacağız. İşgücü piyasamız güçlü görünümünü sürdürüyor. İşsizlik oranımız, son 19 aydır tek hanede seyrediyor. 2024 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre 0,1 puan, 2023 yılı Kasım ayına göre 0,4 puan gerileyen işsizlik oranı yüzde 8,6 olarak gerçekleşti. Erkeklerde yüzde 6,6 ile tarihimizin en iyi seviyesini yakaladık. Son 1 yılda 986 bin kişilik istihdam oluşturduk. İstihdam sayımız 32 milyon 748 bin kişiye yükseldi. Bunlar hem sevindirici hem de umut verici gelişmeler. Bölgemizdeki sıcak çatışmalara ve küresel piyasalardaki belirsizliklere rağmen bunları başarmamız ayrıca takdire şayandır” dedi.

“En büyük baş ağrımız olan enflasyonda da düşüş başladı”

Enflasyonla mücadeleye verdikleri önemi her fırsatta vurguladıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“En büyük baş ağrımız olan enflasyonda da düşüş başladı. Haziranda girdiğimiz dezenflasyon süreci hamdolsun devam ediyor. Aralık ayında yıllık enflasyon, mayıstaki seviyesine göre 31 puandan fazla geriledi ve yüzde 44,4 olarak gerçekleşti. Mal kalemlerinde enflasyon düşüşü daha belirgin ancak hizmetler kısmında atalet yüksek seyrediyor. Dünyada da benzer bir durumun yaşandığını müşahede ediyoruz. Hükümet olarak bu ataleti kıracak müdahalelerde bulunacağız. Enflasyonla mücadeleyi sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda ve konut gibi alanlarda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Bir süredir üzerinde çalıştığımız sosyal konut projemiz bunlardan biri. Deprem konutları tamamlandıkça elimiz biraz daha rahatlayacak. 2025 senesinde enflasyon hedeflerimizi tutturma konusunda umutluyuz. Enflasyon düştükçe alım gücü de artacağı için milletimizin sıkıntıları biraz daha hafifleyecek. Bunun için biraz daha sabredecek, kararlı duruşumuzu bozmayacak ve sonuçta 85 milyon hep beraber kazanacağız.”

22 yılda küresel krizler dahil nice zorluğun üstesinden alınların akıyla geldiklerini ifade eden Erdoğan, “2008 krizinde herkes yandık bittik havasındayken, biz ‘bu kriz Türkiye’yi teğet geçecek’ dedik ve hamdolsun haklı çıktık. Sadece bununla da kalmadık. IMF’ye olan borcun ödenmesinden tek haneli enflasyon oranlarına kadar imkânsız görünen pek çok ekonomik başarıya imza attık. İnşallah aynısını ve çok daha fazlasını yine başaracağız. Milletim kalbini ferah tutsun. Ne yapıyorsak akılla ve incelikli bir stratejiyle yapıyoruz. Günü kurtarmak için değil, geleceğimizi güvenceye almak için çalışıyoruz. Türkiye, emin ve ehil kadroların yönetiminde güven içindedir. Türkiye, Cumhur İttifakı’nın mihmandarlığında menzile mutlaka varacaktır. İktidar ve ittifak olarak art niyetin, kötümserliğin, kin ve husumetin bizi yolumuzdan alıkoymasına, inancımızı ve azmimizi sarsmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

“Suriye meselesinde öyle pervasız, öyle vicdansız, öyle siyaseten ahlak dışı cümleler kurdular ki bugün konuşmaya yüzleri dahi yok”

2024 yılınan bölgede ve dünyada kritik hadiselerin yaşandığı bir yıl olduğunu aktaran Erdoğan, “Komşumuz Suriye’de 61 yıllık Baas zulmünün sona ermesi, geçen seneye damgasını vuran muhteşem ve muazzam bir gelişmeydi. Suriyeli kardeşlerimiz, 13 yıl boyunca kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla, misket bombalarıyla, işkenceyle, açlıkla halkını katleden Esed’den ve Baas rejiminden sonunda kurtulmuştur. Sadece Halep, Şam, Hama, Humus değil, tüm kesimleriyle Suriye halkı 61 yıllık istibdadın ardından hasretini çektiği özgürlüğe kavuşmuştur. Mazlumların tepesine bomba yağarken, bu çatı altında, grup toplantısında ‘Ne Bayır kaldı, ne Bucak’ diyerek Esed’in işlediği zulümleri bile kendi hükümetine ve ülkesine fatura edenlerin utancı işte bu yüzdendir. Çok açık ve net söylüyorum Suriye meselesinde öyle pervasız, öyle vicdansız, öyle siyaseten ahlak dışı cümleler kurdular ki, bugün konuşmaya yüzleri dahi yok. Hırçınlaşmalarının, seviyeyi daha da düşürmelerinin sebebi bundandır. Hatalarıyla yüzleşmek yerine öküz altında buzağı aramaya devam ediyorlar” dedi.

Samimi bir özeleştiri yapmak yerine hırçınlaşanlara, bugün bazı gerçekleri tekrar hatırlatmakta fayda gördüğünü belirten Erdoğan, “Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan şüphemiz olsun. Susacak, saklayacak, kaçacak, zoru görünce veya işine gelmeyince topu taca atacak karakterde değiliz, hiçbir zaman da böyle bir tıynette olmadık. Hep dobra dobra konuştuk, harbi olduk, hasbi olduk, sözümüzü muhatabına çekinmeden mertçe söyledik. Bugün de yalanlarla değil, sadece ve sadece hakikatin diliyle konuşacağız” dedi.

Suriye’de ilk barışçıl gösterilerin 15 Mart 2011 tarihinde başladığını hatırlatan Erdoğan, “Bu gösteriler, son derece meşru gösterilerdi. Suriye halkı, yarım asırdır devam eden baskılara karşı; hak, hukuk, adalet, özgürlük, demokrasi taleplerini yüksek sesle dile getiriyordu. Bu gösterilerde Türkiye’nin hiçbir dahli, hiçbir müdahalesi olmadı. Olaylar tamamen kendiliğinden vuku bulmuş, kendi mecrasında gelişmişti. Hatta olaylar başladıktan sonra sabık Suriye Devlet Başkanı Esed’le birkaç kez görüştüm. Gösterilerin barışçıl olduğunun altını çizdim. Taleplerin dikkate alınması gerektiğini söyledim. Toplumun beklentisi olan reformların artık daha fazla geciktirilmeden hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ettim. Bütün bu görüşmelerimizde kendisiyle her temasımızda Esed bize reform yapacağını söyledi ama sözünü hiçbir zaman tutmadı. Göstericilerin seslerine kulak vermek yerine ordusunu devreye sokarak, olayları şiddetle, kanlı yöntemlerle bastırma yoluna gitti. Kendisiyle o süreçte de görüşmem oldu. Gösterileri şiddetle bastırmanın hem ülke genelinde hem de İslam coğrafyasında tepkilere neden olacağını yapıcı bir dille Esed’e izah ettim. Gösterilerin önüne geçmenin tek yolunun, vaat edilen reformların yapılması olduğunu tekrar hatırlattım. Fakat Esed, olayları barışçıl yöntemlerle çözmek varken, şiddetin dozunu biraz daha artırdı, katliamlarına hız verdi. Bunun üzerine tam da bizim uyardığımız gibi, küçük çaplı, barışçıl gösteriler, kullanılan orantısız şiddet nedeniyle büyüdü, Suriye geneline yayıldı. Rusya meseleye müdahil oldu, İran meseleye müdahil oldu. PKK, DEAŞ, Şebbiha gibi terör örgütleri meseleye müdahil oldu” şeklinde konuştu.

Türkiye sınırının hemen ötesinde başlayan ateşin Türkiye’yi tehdit eder boyutta bir yangına dönüştüğünü, Suriye’den Türkiye’ye toplu hareketlilik başladığını hatırlatan Erdoğan, “Dahası Suriye’de masum siviller, toplu katliam, kimyasal silah, işkence, tecavüz, zoraki göç gibi insanlık dışı muameleye maruz bırakıldı. Türkiye’nin olaylar bu raddeye vardıktan sonra hem sınırlarını korumak, hem terör örgütlerine karşı tedbir almak hem de mazlumlara sahip çıkmak maksadıyla gelişmelere müdahil olması kaçınılmaz hale geldi” dedi.

“Amerika’nın Suriye’de ne işi var demediler”

Türkiye’nin yanı başındaki bir ülkeye tamamen haklı ve meşru gerekçelerle, özellikle de insani sebeplerle müdahil olmasından daha tabii bir şey olamayacağını vurgulayan Erdoğan, “Türkiye’nin hasımları, dışardan Türkiye’nin çabalarını eleştirdiler. Bunların hangi niyetlerle hareket ettiklerini zaten çok iyi biliyorduk. Bizim için asıl şaşırtıcı olan, içerden bazılarının ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var’ diyerek, meselenin ciddiyetinden uzak bir şekilde bizi haksızca eleştirmeleriydi. Amerika’nın Suriye’de ne işi var demediler. Bölgesel aktörlerin Suriye’de ne işi var demediler. Avrupa’nın, Batı’nın Suriye’de ne işi var demediler. Terör örgütlerinin, hem de Türkiye için tehdit unsuru olan bölücü terör örgütünün Suriye’de ne işi var demediler. Sadece Türkiye’yi eleştirdiler, sadece şahsımızı ve hükümetimizi hedef tahtasına koydular. 13 yıl boyunca bir kez olsun ülkelerinin yanında, Türkiye’nin yanında, mazlumun, mağdurun, Suriyeli muhacirlerin tarafında yer almadılar” ifadelerini kullandı.

Bu kişilerin Suriye’de 1 milyon insan hayatını kaybederken ses çıkarmadıklarını belirten Erdoğan, “12 milyon insan, ölüm, işkence, hapis, tecavüz korkusuyla evlerini, yurtlarını terk ederken seslerini çıkarmadılar. Kitlesel kıyımlar yapılırken seslerini çıkarmadılar. Hapishanelerde insanlık dışı işkenceler yapılırken seslerini çıkarmadılar. Bebekler ölürken, çocuklar katledilirken sustular. Kadınlar en aşağılık muameleye maruz kalırken sustular. Kürdün kimliği inkâr edilirken sustular. Türkmen kovulurken sustular. Arap öldürülürken sustular. Vahşete, zulme, katliama, barbarlığa, gaddarlığa yıllarca sessiz kaldılar. Halep’te, Bayırbucak’ta, Hama’da, Humus’ta çocuklar kırılırken, üzülerek söylüyorum bize saldırdıkları kadar Esed zalimine ve Baas rejimine laf etmediler. Açın, yazılanlara bakın. Açın, Meclis kürsüsünden söylenenlere bakın. Yasak savmak kabilinden birkaç eleştirel cümle dışında yıkımın ve zulmün boyutlarıyla orantılı hiçbir tenkit göremezsiniz. Kendi devletlerini ve hükümetlerini suçladıkları kadar Suriye’yi kan deryasına çeviren Esed’e ve destekçilerine toz kondurmadılar” diye konuştu.

Ne zaman ki 8 Aralık’ta Suriye halkının ‘epik’ bir zafer kazandığını, işte o zaman bunların dillerinin bağının çözüldüğünü belirten Erdoğan, “Günah galerilerine bakmadan şimdi ahkam kesiyorlar. Utanmak yerine sosyal medyadan sağa sola akıl veriyorlar. Esed’in ve Baas rejiminin katliamları karşısında 13 yıl boyunca duymadıkları endişeyi son 40 gündür duyuyorlar. Neymiş? Suriye’de katliam varmış. İyi de daha düne kadar ‘Suriye’de ne işimiz var’ diyen siz değil miydiniz? Hani Ortadoğu bataklıktı? Hani Suriye’nin içişleriydi? Ne oldu da Suriye’ye dönük radarlarınızı açtınız. Zalim defolup gidince mi aydınlandınız? Baas yıkılınca mı aklınız başınıza geldi? Soruyorum size bebekler ölürken neredeydiniz? Kimyasal silah kullanılırken neredeydiniz? Hapishanelerde işkenceler yapılırken neredeydiniz? Kadınlara kocalarının önünde tecavüz edilirken neredeydiniz? Masum çocuklar kuşatma altında açlıktan kıvranırken neredeydiniz? Suriye’nin şehirleri yağmalanırken, terör örgütleri Suriye’de cirit atarken, Suriye’den ülkemize roket yağarken, Allah aşkına sizler neredeydiniz? 1 milyon insan öldü. İslam medeniyetinin göz bebeği şehirler talan edildi. Suriye’nin dört yanından toplu mezarlar fışkırıyor. 13 yıl boyunca tüm bunlar yaşanırken aklınıza gelmeyen vicdanı, merhameti şimdi azılı katillerden hesap sorulurken mi hatırladınız? Biz, sizin ne yapmaya çalıştığınızı biliyoruz, hem de çok iyi biliyoruz. 13 yıl neden sustuğunuzu, şimdi neden konuştuğunuzu çok iyi biliyoruz. Zalim Esed’in katliamlarına neden tepki göstermediğinizi gayet iyi biliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Ne yaparsanız yapın, Suriye devrimini üflemekle söndüremeyeceksiniz”

Bu kişilerin dün AK Parti’nin, hükümetin, Cumhur İttifakı’nın değil Türkiye’nin karşısında konumlandıklarını vurgulayan Erdoğan, “Bugün de yine Türkiye’nin karşısındalar, ülkemizin hasımlarının yanındalar. Dün de ideolojik taassupla hareket ediyorlardı, bugün de hadiselere ideolojinin penceresinden bakıyorlar. Dün de iyi niyetli değillerdi, bugün de art niyetli davranıyorlar. Ne yaparsanız yapın, Suriye devrimini üflemekle söndüremeyeceksiniz. Ülkemiz içinde de o çok arzuladığınız kışkırtmayı yapamayacaksınız. Türkiye-Suriye kardeşliğini, Türk-Kürt-Arap kardeşliğini bozamayacaksınız. Şer güçlerin çizdiği sosyal fay hatları kaşıyarak, barış içinde bir arada yaşama irademize dinamit koyamayacaksınız. Allah’ın izniyle buna izin vermeyeceğiz. Sizin tuzaklarınıza asla ve asla düşmeyeceğiz” diye konuştu.

“911 kilometrelik sınırımızın olduğu komşu bir ülkeye biz Batılıların baktığı zaviyeden bakamayız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetin akılla, basiret ve ülkenin çıkarlarını merkeze alarak yapıldığını ifade ederek, siyasetçisi, yazarı, akademisyeni, bürokratı, gazetecisiyle yeni dönemde herkesin Türkiye’nin Suriye’de istikrarın tesisi için yürüttüğü çabalara katkı sunması gerektiğini belirtti. Erdoğan, “Yüzlerce yıllık kardeşlik bağlarımızın ve 911 kilometrelik sınırımızın olduğu komşu bir ülkeye biz Batılıların baktığı zaviyeden bakamayız. Kardeşlerimizin yaralarına şifa olmak, bir an önce kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamak, bizim hem kardeşlik hem de komşuluk vazifemizdir” ifadelerini kullandı.

“Tüm Suriyelileri kucaklayan bir sistemin inşası için desteğimizi, katkımızı sürdürüyoruz”

Erdoğan, Sezai Karakoç’un ‘Ben Şam’ı Bin Öncesinden Bilirim’ şiirini de okuyarak, Türkiye’nin Suriye’de bulunması üzerinden yapılan eleştirilere, “’Bizim ne işimiz var’ dedikleri Şam, Halep, Hama bize işte böyle yakındır, işte böyle kalbimizden bir parçadır. Türkiye olarak işte bu anlayışla Suriye’de istikrarın tesisi, geçiş sürecinin tamamlanması, tüm Suriyelileri kucaklayan bir sistemin inşası için desteğimizi, katkımızı sürdürüyoruz. Devrimi müteakiben MİT Başkanımız ve Dışişleri Bakanımız Şam’ı ziyaret etti. Bugün de geçici hükümetin Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ülkemize bir ziyaret gerçekleştirecekler. Suriye’nin en kısa sürede toparlanması için hem ’inkâz’ hükümetiyle hem Arap dünyasıyla hem de uluslararası toplumla işbirliği yapıyoruz” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kalkınması için sadece devlet olarak değil AK Parti olarak da harekete geçtiklerini söyleyerek, “AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı’ndan bir ekibin devrimden 9 gün sonra Şam, Halep, Humus, Hama gibi Suriye şehirlerini ziyaret ettiklerini bildirdi.

“İsrail başta olmak üzere Suriye topraklarına saldıran güçlerin bu mütecaviz eylemlerine bir an önce son vermesi gerekiyor”

Suriye’yi tekrar istikrarsızlığa ve kaosa sürükleme girişimlerine yeni Suriye yönetimiyle birlikte asla müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Erdoğan, “İsrail başta olmak üzere Suriye topraklarına ve halkına saldıran güçlerin de bu mütecaviz eylemlerine bir an önce son vermesi gerekiyor. Aksi takdirde ortaya çıkacak ağır sonuçların herkese etkisi menfi olacaktır. Öte yandan 15 aydır soykırımın ve katliamların sürdüğü Gazze’de ateşkesin sağlanmasıyla, inşallah tüm bölgede kalıcı barış ve istikrar için önemli bir fırsat doğacaktır. İsrail ve HAMAS arasındaki ateşkes görüşmelerini çok yakından takip ediyor, bir an önce müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz” diye konuştu.

“YPG terör örgütü kendini feshedip silah bırakmazsa yaklaşan acı akıbetten kurtulamayacaktır”

Erdoğan, mezhep ve etnik gerilim senaryosuyla Suriye’yi bölmeye çalışanların söylemlerini ve kimlerin hesabına çalıştıklarını gözden geçirme vaktinin geldiğini kaydederek, “Halihazırda Suriye’deki en ciddi sıkıntı, ülke topraklarının neredeyse üçte birini halen işgal altında tutan YPG terör örgütüdür. Suriye’nin doğal kaynaklarını da gasp eden YPG terör örgütü, şayet kendini feshedip silah bırakmazsa yaklaşan acı akıbetten kurtulamayacaktır. Biz, Suriye’deki her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin de tüm meselelerinin çözümünün takipçiyiz, destekçisiyiz. Kürtlerin güvenliğinin teminatıyız” dedi.

“Suriye’de DEAŞ tehdidinden gerçekten korkuluyorsa, bu meseleyi çözme iradesine sahip en büyük güç Türkiye’dir”

Suriye’de DEAŞ terör örgütünün bahane edildiğini belirten Erdoğan, “Bunların artık ikna edici yanı kalmamıştır. Şayet, Suriye’de ve bölgede DEAŞ tehdidinden gerçekten korkuluyorsa, bu meseleyi çözme iradesine ve kudretine sahip en büyük güç Türkiye’dir. Herkes bölgeden elini çeksin. Biz Suriyeli kardeşlerimizle beraber DEAŞ’ın da, YPG’nin de, diğer terör örgütlerinin de kafasını kısa sürede ezeriz. Allah’ın izniyle bu yapabilecek kudrete ve kuvvete fazlasıyla sahibiz” şeklinde konuştu.

“CHP mavi vatandan Libya’ya, Karabağ’ın azatlığından Rusya-Ukrayna savaşına, Gazze mezaliminden Suriye devrimine kadar her konuda çuvalladı”

Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin CHP’nin tutarlı bir düşünce yansıtmadığını kaydeden Erdoğan, “Suriye devriminin üzerinden 40 gün geçti. Fakat ana muhalefet partisi bu konuda tutarlı, mantıklı, içerisinde bilgi kırıntısı olan tek bir cümle dahi kuramadı. Yaşadığımız kötü tecrübeler bize şunu göstermiştir; ana muhalefetten Türkiye’nin dış politikasına anlamlı bir destek beklemek tamamen beyhude bir uğraştır. Biz ne dersek diyelim, ne kadar uğraşırsak uğraşalım hepsi faydasız. CHP ve şürekası her milli meselede yanlış yerde konumlanmayı bir şekilde başarıyorlar. Mavi vatandan Libya’ya, Karabağ’ın azatlığından Rusya-Ukrayna savaşına, Gazze mezaliminden Suriye devrimine kadar her konuda çuvalladılar. Her seferinde görüyoruz ki dış politika gibi bilgi, birikim, vizyon ve ustalık gerektiren bir alan, CHP’nin çapını ziyadesiyle aşıyor” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Ülkemizdeki muhalefetin seviyesine son günlerde bir kez daha tanık olduk. Açık söylüyorum, ‘Türkiye’nin ana muhalefet partisini mi, yoksa bir ilkokul müsameresini mi izliyoruz’, halen anlayamadık. Lafa gelince Sayın Özel, ‘Gazi Mustafa Kemal’in koltuğunda oturuyorum’ diyor. Ama bakıyorsunuz, ne bir ciddiyet var, ne ağırbaşlılık var ne de işgal ettiği makamın kendisine zorunlu kıldığı vakur duruş var. Koltuğunu korumak için bir ‘atraksiyon’ yapması lazım; fakat onu bile doğru düzgün beceremiyor.”

“Daha bunun pazılı var, pişpiriği var, pokeri var, iskambili var”

CHP’nin ‘kırmızı kart’lı eylemlerine ilişkin de konuşan Erdoğan, “Hatırlarsınız bir ara, ülkenin yarısı aydınlıkken ‘ışıkları kapatalım’ dediler. Ancak, bu eylem nispeten bir emek, disiplin, iyi-kötü bir koordinasyon gerektirdiği için sadece 3 gün dayanabildiler. Sonra Mecliste nöbet işine girdiler; onda da CHP elitizminin kurbanı oldular. Şimdi daha orijinal bir eylemle kamuoyunun huzuruna çıktılar. Bir defa şunu söylemek isterim; bu son çıkışlarını açıkçası biz de beklemiyorduk. Milletimiz gibi biz de bu orijinal fikir karşısında dumura uğradık. CHP’nin siyaset üretme kabiliyetini böylece bir kez daha görmüş olduk. Öncelikle bu dahiyane fikir için CHP lideri Sayın Özgür Özel başta olmak üzere CHP yönetimini tebrik ediyorum. Halkımızın umutlarını artırdılar; Türk siyasetine yeni bir ufuk kazandırdılar; demokrasimizin gücüne güç kattılar. Çok çaba ve zahmet gerektirmediği için ‘kart oyununun’ CHP’nin karakterine daha uygun olduğu kanaatindeyim. Öncekiler kelebek ömürlü olmuştu; bunu biraz daha devam ettirebilirler. Ama kendilerini bu oyuna fazla kaptırmasınlar. Daha bunun pazılı var, pişpiriği var, pokeri var, iskambili var. Yani önlerinde kartlarla yapabilecekleri çok sayıda alternatif var” eleştirisinde bulundu.

“Hükümet olarak bu hususta şehitlerimizin aziz hatıralarına asla halel getirmeyecek bir şuurla hareket ediyoruz”

Türkiye’nin 40 yılı geride bırakan bir bölücü terör meselesi bulunduğunu ve bunu kalıcı şekilde sona erdirme yönünde Cumhur İttifakı ortağı Bahçeli’nin cesur çıkısıyla başlayan bir dizi gelişme yaşandığını belirten Erdoğan, “Gelinen noktada aziz milletimizin bu konuda ‘ihtiyatlı bir iyimserlik’ içinde olduğunu görmekteyiz. Hükümet olarak her vakit olduğu gibi bu hususta da şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin hassasiyetlerine asla halel getirmeyecek bir şuurla hareket ediyoruz. Türkiye’nin insani ve ekonomik olarak çok büyük bedeller ödediği böyle bir sorunu kalıcı biçimde geride bırakması, istisnasız herkesin faydasınadır; ülkemizin hayrınadır. ‘Terörsüz Türkiye’ ifadesinde anlamını bulan bu yeni dönemin kapılarını açma fırsatını kullanmamak, her şeyden önce üstlendiğimiz sorumlulukla bağdaşmaz” açıklamasında bulundu.

“Silahı aradan çıkaralım, terör duvarını yıkalım”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör belasını kalıcı ve kat’i olarak def edecek fırsatın heba edilmesine hiç kimsenin gönlünün razı olmayacağını vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi:

“Bu anlayışla ilgili arkadaşlarımıza, bölücü örgütün lağvedilmesini sağlayacak çalışmaların, dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdik. Belli bir aşamaya gelen bu çabaların çerçevesini ve gayesini, Diyarbakır İl Kongremizde detaylıca izah ettim. Silahı aradan çıkaralım, terör duvarını yıkalım, 85 milyon olarak hep beraber birbirimize sıkıca sarılalım, istiyoruz. Bin yıllık ortak mazimizden güç ve ilham alarak, istikbalimizi yine birlikte inşa edelim, istiyoruz. Terörün 40 yıldır yüreklerde açtığı yaraları, el ele, gönül gönüle vererek hep beraber saralım, istiyoruz. Kazanan emperyalistler değil; Kürt, Türk, Türkmen, Arap ayırımı yapmadan biz olalım, istiyoruz. ‘Gelin canlar bir olalım, iri olalım, diri olalım’ diyoruz.”

“Siyasi partilerin ‘terörsüz Türkiye’ hedefine samimi destek verdiğini görüyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının terör bariyerini kaldırarak, kardeşlik hukukunu yüceltmek olduğuna dikkat çekerek, “Bu amaç doğrultusunda kayda değer bir mesafe de alındı. Heyetin yaptığı temasların verimli geçtiğini; birkaç istisna dışında siyasi partilerin ‘terörsüz Türkiye’ hedefine samimi destek verdiğini görüyoruz. Bu, hedeflere ulaşılması noktasında elbette önemli bir kazanımdır. Diğer aktörlerin de sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini söylemeleri, tarafımızdan memnuniyetle not edilmiştir. Şunu milletimizin özellikle bilmesini isterim; şayet gerekli çağrı yapılır, terör örgütü ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atarsa, kazanan Türküyle, Kürdüyle tüm Türkiye olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

“Örgüt bu çağrıya kulak tıkarsa biz de ‘terörsüz Türkiye’ hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz”

PKK terör örgütünün çağrılara kulak vermemesi halinde ‘terörsüz Türkiye’ hedefini başka şekilde gerçekleştireceklerini vurgulayan Erdoğan, “Eğer örgüt bu çağrıya kulak tıkar ve ipe un sererse, bağlantılı yapılar da kendilerinden beklenen iradeyi sergilemezse, o zaman biz ‘terörsüz Türkiye’ hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz. Nitekim, operasyonlarımız sayesinde bölücü örgütü ülke içinde eylem yapamaz, sınırlarımıza da yaklaşamaz hale zaten getirmiş durumdayız. Örgütü bulunduğu her yerde toprağa gömmek, bizim için sadece vakit ve planlama meselesidir. Üstelik bunca yıldır örgütü destekleyen güçler artık kendi canlarının derdine düşmüşlerdir. Hiçbir gücün öyle eskisi gibi örgüte fiili ve etkin destek verme istediği de, niyeti de yoktur. Dolayısıyla gölgesinde yürüdükleri kağnılara güvenenlerin sonu hüsran olmaya mahkûmdur. Fakat biz meseleyi suhuletle, sükûnetle ve mevcut mekanizmaları işleterek nihayete erdirmek arzusundayız. Çünkü tüm taraflarıyla insanımız, terörden çok acı çekti, çok bedel ödedi. Artık bunları ilanihaye dindirme vakti gelmiştir” diye konuştu.

Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan gündemdeki konulara değindiği esnada ilginç bir gelişme yaşandı. Sözü sesli bir şekilde şarkı söyleyen kadın partili tarafından kesilen Erdoğan, olay karşısında önce şaşırsa da sonra tebessüm etti. Şarkıyı dinledikten sonra gülümseyen Erdoğan, “Özleyenlerin çok olsun” diyerek partiliye karşılık verdi. Renkli görüntüler parti grubunda gülüşmelere neden oldu.

0 0 0 0 0 0
Kaynak: İHA
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

AK Parti Kayseri İl Başkanlığı’nın 8. İl Kongresine doğru